Merhabalarr
Sağdan soldan duyumlarımla ve eski eyelinerımın da bitmesiyle birlikte yeni bir eyeliner denemeye karar verdim. Maybelline eyestudio lasting drama gel eyeliner böylelilkle hayatıma girmiş oldu. Almadan önce tereddütlerim vardı çünkü ben genelde sıvı eyeliner kullanırdım daha kullanışlı geliyordu bana. Daha önce denediğim gel eyelinerlar ise hep dağıldığı ve kolay sürülmediği için pek hoşuma gitmemişti. Taa kaşıma kadar bulaşanı bile oldu hatta :( Ama Maybelline çok harika bir eyeliner yapmış.
Beğendiğim yanları:
Gerçekten de herhangi bir bozulma veya akma olmuyor. Zaten ilk sürdüğünüzde harika bir şekilde kayıyor sanki gözünüzün üzerinde. Yumuşacık fırçasıyla istediğiniz şekli kolayca verebiliyorsunuz. Yine de tabi el yatkınlığınızla alakalı bir durum bu.
Benim gördüğüm kadarıyla, daha doğrusu aldığım mağazada tek rengi vardı 01 intense black. Gayet mat ve koyu bir siyah tam istediğim gibi. Mat dediysem soluk bir mat değil. Yerli yerinde siyah hoş bir mat.
Dış kabıysa acayip şık. Beyaz buzlu cam gibi. Kapağıysa metal rengi. Adeta bir şıklık abidesi. Şimdilik test edebildiğim kadarıyla gayet kalıcı. Normal parmağınızla ovuşturmanızla geçmiyor. Mutlaka makyaj çıkartıcı veya ıslak mendil tarzı birşeyle çıkarılması gerekiyor. Yani ilk yaptınızda hangi şekli verdiyseniz aynen o şekilde kalıyor. Harika değil mi? :) Fırçası da siyah ve üzerinde Maybelline New York yazıyor. O da şişesi gibi çok şık ve zarif.
Beğenmediğim yanları ise:
Aslında tek beğenmediğim yanı kabının camdan olması. Benim gibi sakar birinin düşürüp kırması çok muhtemel bir olasılık. :( ve fırçayı kaybetmemek için de çaba harcamak gerek :))
Evet, bu eyeliner dağılmıyor ve bozulmuyor dedim; ama 40 derece gibi buram buram terlediğimiz bir sıcakta nasıl bir performans gösterir onu şuanda bilemiyorum. Ancak bir kaç ay sonra çoook sıcaklarda bunu test edebileceğim. Umarım o zamanda aynı performansı sergileyip beni şimdiki gibi mutlu etmeye devam eder. Tabi o zaman kadar kırmazsam ya da fırçasını kaybetmezsem. :)))
Şimdilik bu kadar :)
Bir Ezgi'nin günlügü.
14 Haziran 2014 Cumartesi
8 Haziran 2014 Pazar
Cevizli, üzümlü anne keki
Yemek konusunda maalesef çok becerikli bir insan değilim. Daha doğrusu yemek yapmayı pek sevmiyorum. O yüzden de ne kadar az yaparsam o kadar iyidir mantığından yola çıkarak elimden geldiğince nadir yemek yapıyorum. :)) Tabi ki bu durum eşimle aynı evde oturduğumuzda değişecek.
Bu kek çok ama çok kolay olduğu için neyseki becerebiliyorum. Hatta bazen kabarmadığı da olmuyor değil.O kadar kötüyüm yani yemek, kek, börek konusunda maalesef. :(
Öncelikle üç adet yumurtamızı geniş bir kaba kırıyoruz. Ardından sırasıyla şeker, şekerli vanilin ve sıvıyağı da içine koyup bir güzel karıştırıyoruz. Daha sonra yoğurdumuzu da içine koyduktan sonra krema gibi bir yapıya ulaşana kadar çırpıyoruz. Unumuzu eledikten sonra kabartma tozuyla birlikte ekliyoruz. Koyu bir kıvama gelene kadar un ekleyip yavaş yavaş karıştırmaya devam ediyoruz. En son olarak da üzüm ve cevizi koyup tamamen karıştıklarına emin olana dek nazik bir hareketle karıştırıyoruz. Kekimizin hamurunun koyu kıvamlı olması çok önemli. Bir kaşık yardımıyla hamurdan biraz alıp geri bıraktığımızda geri karışmaması gerekiyor. ( Umarım ne demek istediğim anlaşlılmıştır).
İllaki benim gibi yemek becerisi olmayan başka insanlar da verdir diyerek bu kekin tarifini sizlerle paylaşacağım. Kendisini az önce yaptım ve çok şükür başına bir iş gelmedi. :))
İhtiyacımız olan malzemeler;
- 1 su bardağı yoğurt
- Üç yumurta
- 1 su bardağı sıvı yağ
- 1 su bardağı şeker
- 1 paket şekerli vanilin ve kabartma tozu
- İsteğe göre ceviz ve kuru üzüm
Yapılışı:

Tüm bunları yaptıktan sonra daha önceden yağladığımız kek kalıbımıza aktarıp kalıbın içinde bir iki kez yerine yerleşmesi için sallıyoruz. ( Tabiki hafif bir şekilde).
150 dereceye getirdiğimiz fırına yerleştiriyoruz ve kahverengi bir tona gelene dek pişiriyoruz. İçinin pişip pişmediğini de kürdan batırarak anlayabiliriz. Kürdanımız temiz çıkarsa içi pişmiş demektir. Daha sonraysa düzgün bi şekilde istediğimiz bir tabağa kalıbımızı ters çevirip kekimizi kalıptan çıkarıyoruz. Kalıbımızı ters çevirdikten sonra eğer soğuk bir bezle silersek daha düzgün çıkmasını ve parçalanmamasını sağlayabiliriz. Dilersiniz beş dakika kadar ıslak bezi üzerinde bekletebilirsiniz.
Tüm bunları yaptıktan sonra ise sonunda kekimizi dilimleyip, servis edip, afiyetle yiyebiliriz. Ben kek dilimimi annemin yaptığı kiraz reçeliyle süsledim. Bu kısım tamamen kendi yaratıcılığınıza kalmış. Vanilyalı dondurma ve ayva reçeli eşlliğinde de muhteşem oluyor benden söylemesi.
Afiyet olsun!
7 Haziran 2014 Cumartesi
Gereksiz Cumartesi alışverişi :O
Merhaba,
Bir Cumartesi çok ama çok gereksiz alışverişiyle karşınızdayım. Az önce kardeşimle babalar günü için hediye almaya gittik. Ben alışveriş hastası bir insan olarak tabiki birşeyler almadan duramadım ve gereksiz ama gerekli bir kaç şey aldım. :))
İlk aldığım şey Essence dörtlü far. Simli kahverengi, mat kahverengi, krem rengi (sedefli gibi) ve beyaz sedefli olarak dört renkten oluşmakta bu mini palet. Kolumda deneğimde çok da pigmentli değil maalesef. Tam rengi almak için bir kaç kere üzerinden geçmek gerekiyor. Çok da lazım olan veya alınabilecek birşey değil esasen. Zaten bugünki konumuzda gereksiz alışveriş. O yüzden sorun yok. Bu alışverişin tek iyi yanı ucuz olması :) (Allah'tan öyle)
İkinci aldığım şey ise daha gerekli olan bir kart cüzdanı. Sert plastikten üzerinde kuş deseni var. Çok hoşuma gitti. Bir çok mağazının indirim kartına sahip olduğum için böyle birşeye ihtiyaç duydum. Böylece bütün kartlarım daha düzenli ve birarada olabilecekler. Tabi çalınırsa da hepsini birden yitirmiş olacağım :( Bir kaç farklı deseni ve düz siyah olanı da vardı; ama benim bu çok hoşuma gitti. Klipsli kısma basıldığında açılıyor ve içinden kartlarınızı koyabileceğiniz gözler çıkıyor. Pratik ve kullanışlı bir icat bence.

Gelelim üçüncü ve son aldığım şeye. Yavaş yavaş tatil sezonuna girdiğimiz şu dönemde çok gerekli bulduğum birşey. İki tane boş fısfıslı şişe, iki tane sıkmalı şişe ve iki tane de krem koymak için mini kap. Tatile giderken herşeyin tam boyutlusunu götürmek tam bir işkence özellikle de uçakla gidiyorsanız. Valizinizin belirli bir kiloyu geçmemesi gerekiyor.. Bu benim için çok büyük bir sıkıntı kaynağı. :( Böyle birşey alarak bu sıkıntıyı biraz daha azaltmak istedim. Şişelerin sıkmalı olanlarına şampuan ve saç kremi koyulabilir hatta saç maskesi de olabilir. Fısfıslı olanlara ise sürekli kullandığınız sıvı herhangi birşey koyulabilir. Ben de henüz karar vermedim o kısmına. :)) Diğer iki mini kabaysa krem veya küçük hap gibi şeyler konulabilir. Gittiğiniz yerde büyük boyutunu alana kadar idare edecek kadar sığabilir. Pembe olması da tabiki en güzel tarafı. :)
Eveet, Cumartesi alışverişim bu kadar. Aslında hiç aklımda olmayan ve sırf görüp beğenip aldığım şeyler. Tabi herzaman böyle şeyler yapmamak gerekir; ama arada bir olabilir. :))
Mutlu Cumartesiler!! xx
Bir Cumartesi çok ama çok gereksiz alışverişiyle karşınızdayım. Az önce kardeşimle babalar günü için hediye almaya gittik. Ben alışveriş hastası bir insan olarak tabiki birşeyler almadan duramadım ve gereksiz ama gerekli bir kaç şey aldım. :))
İlk aldığım şey Essence dörtlü far. Simli kahverengi, mat kahverengi, krem rengi (sedefli gibi) ve beyaz sedefli olarak dört renkten oluşmakta bu mini palet. Kolumda deneğimde çok da pigmentli değil maalesef. Tam rengi almak için bir kaç kere üzerinden geçmek gerekiyor. Çok da lazım olan veya alınabilecek birşey değil esasen. Zaten bugünki konumuzda gereksiz alışveriş. O yüzden sorun yok. Bu alışverişin tek iyi yanı ucuz olması :) (Allah'tan öyle)


Gelelim üçüncü ve son aldığım şeye. Yavaş yavaş tatil sezonuna girdiğimiz şu dönemde çok gerekli bulduğum birşey. İki tane boş fısfıslı şişe, iki tane sıkmalı şişe ve iki tane de krem koymak için mini kap. Tatile giderken herşeyin tam boyutlusunu götürmek tam bir işkence özellikle de uçakla gidiyorsanız. Valizinizin belirli bir kiloyu geçmemesi gerekiyor.. Bu benim için çok büyük bir sıkıntı kaynağı. :( Böyle birşey alarak bu sıkıntıyı biraz daha azaltmak istedim. Şişelerin sıkmalı olanlarına şampuan ve saç kremi koyulabilir hatta saç maskesi de olabilir. Fısfıslı olanlara ise sürekli kullandığınız sıvı herhangi birşey koyulabilir. Ben de henüz karar vermedim o kısmına. :)) Diğer iki mini kabaysa krem veya küçük hap gibi şeyler konulabilir. Gittiğiniz yerde büyük boyutunu alana kadar idare edecek kadar sığabilir. Pembe olması da tabiki en güzel tarafı. :)
Eveet, Cumartesi alışverişim bu kadar. Aslında hiç aklımda olmayan ve sırf görüp beğenip aldığım şeyler. Tabi herzaman böyle şeyler yapmamak gerekir; ama arada bir olabilir. :))
Mutlu Cumartesiler!! xx
Etiketler:
#alışveriş,
#cardholder,
#cumartesi,
#essence,
#kart,
#kuş
6 Haziran 2014 Cuma
Kum ve sim :)
Kum ve sim birleşince ne olur? İşte bu oje sayesinde bunu görmüş oluyoruz. Essence marka bu ojenin özelliği sürüldüğünde kum efekti vermesi. Ondandır ki zaten adı da sparkle sand effect . :)
Mağazada ilk gördüğümde içindeki koyu pembe simler çok hoşuma gittiği için almıştım işin aslı. Gerisine pek de dikkat etmemiştim; ama sürdüğümde bildiğimiz ojeler gibi pürüzsüz olmadığını gördüm. Tamamen kuruduktan sonra tırnaklarınıza kum yapışmış gibi bir görünüm oluturuyor. Yalnız bi ojede tek hoşuma gitmeyen sürüldüğünde biraz mat görünmesi. Üzerine parlatıcı sürerek bu açığıda kapatabiliriz diye düşünüyorum. Kum görünümü olmasına rağmen tırnaklarda herhangi bir ağırlık veya rahatsızlık yaratmıyor. İlk sürdüğünüzde rengi biraz açık kaldığı ve saydam durduğu için ben iki kat sürdüm; ama o da herkesin kendi zevkine kalmış birşey.
Ojenin ömrüyse yine parmaklarınızı nasıl kullandığınıza bağlı :) Sürekli suya giren, bulaşık yıkayan, ağır işlerde çalışan ellere sahipseniz o zaman ojenin ömrü kesinlikle normaldan daha kısa olacaktır.
OPI gibi profesyonel markaların da bu şartlar altında çok fazla bir performans göstereceğini sanmıyorum açıkcası.Zaten biz kadınlar her kıyafetimize göre farklı bir oje sürdüğümüz için bunu pek de önemli bulmuyorum.
Pahalı oje almaya karşı biri olarak Essence'in ojelerini gönül rahatlığıyla tavsiye ediyorum. Gerek geniş renk seçeneği olsun gerekse kalitesi olsun gayet başarılı bir ürün. Geniş köşeli fırçasıyla da sürmek çok kolay.
xxx
Mağazada ilk gördüğümde içindeki koyu pembe simler çok hoşuma gittiği için almıştım işin aslı. Gerisine pek de dikkat etmemiştim; ama sürdüğümde bildiğimiz ojeler gibi pürüzsüz olmadığını gördüm. Tamamen kuruduktan sonra tırnaklarınıza kum yapışmış gibi bir görünüm oluturuyor. Yalnız bi ojede tek hoşuma gitmeyen sürüldüğünde biraz mat görünmesi. Üzerine parlatıcı sürerek bu açığıda kapatabiliriz diye düşünüyorum. Kum görünümü olmasına rağmen tırnaklarda herhangi bir ağırlık veya rahatsızlık yaratmıyor. İlk sürdüğünüzde rengi biraz açık kaldığı ve saydam durduğu için ben iki kat sürdüm; ama o da herkesin kendi zevkine kalmış birşey.
Ojenin ömrüyse yine parmaklarınızı nasıl kullandığınıza bağlı :) Sürekli suya giren, bulaşık yıkayan, ağır işlerde çalışan ellere sahipseniz o zaman ojenin ömrü kesinlikle normaldan daha kısa olacaktır.
OPI gibi profesyonel markaların da bu şartlar altında çok fazla bir performans göstereceğini sanmıyorum açıkcası.Zaten biz kadınlar her kıyafetimize göre farklı bir oje sürdüğümüz için bunu pek de önemli bulmuyorum.
Pahalı oje almaya karşı biri olarak Essence'in ojelerini gönül rahatlığıyla tavsiye ediyorum. Gerek geniş renk seçeneği olsun gerekse kalitesi olsun gayet başarılı bir ürün. Geniş köşeli fırçasıyla da sürmek çok kolay.
xxx
3 Haziran 2014 Salı
İki pembe şey :)
Merhabalar,
Bugün iki tane pembe ve çok cici
rimeli karşılaştıracağım. Biri çok iyi bir markanın ürünü
olan L'oreal Miss Manga diğeriyse Essence I love extreme. Evet,
ikisi de pembe. L'oreal tabiki parlak pembe sapıyla ve siyahla olan
uyumuyla dış görünüş olarak oldukça şık. Öte yandan Essence
ise bu konuda biraz sönük kalıyor. Düz pembe üzerine siyah I
love extreme yazısı oldukça sıradan.
L'oreal Miss Manga'nın reklamını bir
çoğumuz görmüşüzdür. Öyle bir reklam yapmışlar ki son
yüzyılın en iyi ürünü sanıyor insan. Hemen gidip alası, o
reklamdaki modele dönüşesi geliyor. Reklamların amacı da bu
zaten değil mi? :)) Modele takma kirpikleri takmışlar ve bizim de
öyle harika manga usülü kirpiklerimiz olacakmış. Size şunu
söyleyim reklamda gördüğüm hiçbir şeyin kullandığım bu
ürünle bir lakası yok! Hiçbir özelliğini ve etkisini göremedim
bu rimelin. Markasız bir ürün alıp sürseydim eğer yine aynı
etkiyi yaratırdı. Üç kat, beş kat bile sürmeyi denedim. Ama
maalesef. Sadece birşey doğru o da kirpklerinizi birbirine
yapıştırıyor tuhaf bi şekilde. Sanki sokakta öyle
gezebilecekmişiz gibi. Fırçası çam ağacına benziyor :) Uç
kısmıyla alt kirpiklere kolayca sürülmesi hedef alınmış ve
oldukça esnek bir yapısı var. Yine de bu rimel hakkındaki fikrimi
değiştirmedi. Kısacası bu rimelin tek beğendiğim yanı kabının
şıklığı. Tabi ki bunlar benim deneyimim ve görüşüm. Bana
yaramamış olan bu rimel belki de bir çok arkadaşıma harika bir
görünüm vermiş olabilir.
Diğer ürünümüz Essence I love
extreme ise, tek kelimeyle muhteşem. Daha sürdüğünüz anda büyük
farkı görebilirsiniz. Dolu dolu, uzun uzun kirpikler. Kirpikleri
benimkilerden daha uzun olanlarda çok daha muhteşem görüneceğine
eminim.
Fırçası L'oreal'in kinden daha
büyük, kalın ve gövdesi plastik. Üzerinde kısa kısa belli
belirsiz fırçalar var. Belki de bu yüzden daha bir doluluk ve
uzunluk sağlıyor. Yoğunluk ve renk olarak ikisi de aynı gibi. En
azından o konuda ben bir fark göremedim. Bu rimelin bir diğer
güzel yanıysa fiyatı. L'oreal'in yarı fiyatı.
Yani burdan şunu çıkarıyoruz ki dış
görünüş aldatır ve her pahalı şey güzel değildir. :) Makyaj
ürünlerinde zaten dış kabın pek de bir önemi yok. Önemli olan
kullandığınız ürünün vaad ettiği şeyi yerine getirip
getiremediği. Bu yüzden L'oreal Miss Manga'yı kesinlikle
önermiyorum. Onun yerine çok daha ucuz olan Essence'i almak daha
mantıklı. Hem keseye hem de kirpiklerinize çok daha yararlı. :)
Beni Intagramda da takip etmek
isterseniz Grileydi kullanıcı ismiyle takip edebilirsiniz.
Şimdilik bu kadar yeni ürünlerle ve
deneyimlerle tekrar karşınızda olacağım.
xxx
1 Haziran 2014 Pazar
Aslında bütün çiçekler güzeldiir...
Aslında bütün çiçekler güzeldir...
Eskiden küçük bir kızken en
sevdiğim çiçek papatyaydı. Öyle severdim ki hatta papatyalarla
ilgili tonlarca şiir yazmışlığım bile var. Keşke bir tanesini
saklamış olsaydım. :( Masumiyetlerini ve kırılganlıklarını
prenseslere benzetirdim hep. Belki de kendime benzetirdim...
Aradan on yıl geçince anladım ki
çiçek tercihim de değişmiş. Papatyalar yerine artık orkideleri
seviyorum. Güçlü, bütün çiçekleri solup dökülse de ansızın
yeniden hiçbir şey olmamış gibi açabildikleri için sanırım.
Yine biraz kendimle özdeşleştirdiğim için belki de. O kısım
değişmemiş. :)
Annemin de en sevdiği çiçek orkide o
yüzden evimizde sanırım 12'ye yakın orkide bulunmakta. Orkidenin
belirli bir kokusu yok. Altta bir kaç büyük yeşil yaprağı
dışında orkide sap üzerine yerleştirilmiş çiçeklerden ibaret.
O çiçekler zamanla kendi kendine solup dökülse de sonra tekrar
kendi kendine açıyorlar. O kadar güçlüler ki bütün kadınlara
örnek olmalılar bence.
Orkide tonları genelde pembe ve mor
ağırlıklı. Benekli,çizgili desenli olanları da mevcut. Bakımı
diğer çiçeklere nazaran çoook kolay. Sadece su vermeniz, cam
kenarına çok da güneşli olmayan bi yere koymanız yeterli.
Sonrası aranızdaki iletişime ve verdiğiniz sevgiye bağlı
sanırım. Annemin her sabah ''kızlarım, kızlarım'' diye
sevmesinden öyle anlaşılıyor. :)
Hatta bunları bile istemedikleri
oluyor. Annemle tatile gittiğimizde babam uzun bir süre sulamayı
unutmuş. :) Fakat su verdikten sonra tekrar çiçek açtı ve
yeşerdi. O yüzden diyorum ya çok güçlüler diye. Güçlü
oldukları kadar zarif ve süslüler de.
Tek kötü yanı normal çiçeklerden
biraz daha pahalı olmaları sanırım. Belçika'da fiyatları 10-12
euro arası. Ama Türkiye'de çok daha pahalı olduğunu tahmin
ediyorum. Eh ne demişleeer her güzelin bir kusuru vardır. :))
Yine de bütün çiçekler güzeldir.
Hele de eşinizden, çocuğunuzdan veya sevdiğiniz herhangi birinden
aldığınız bir demet çiçek herzaman en güzel çiçektir.
Herkesin çiçeklerle şımartılması
dileğiyle.. :)
xxx
31 Mayıs 2014 Cumartesi
Urban Decay Naked 3
Merhabalaar
Bu paleti görürgörmez aşık oldum diyebilirim. Tam benim sevdiğim pembe bazlı nude renklerden oluşuyor. Gerek Youtube'da gerekse sipariş verdiğim sitede görünce bayılmıştım. Paletin kendi rengi yine içindeki renkler gibi pembemsi ve çok hoş bir renk. Üzerinde Naked 3 yazısı da çok şık. İçinde aynı nude renklerde iki başlı bir fırça da bulunmakta. Fırçanın kalitesini çok da beğendiğimi söylemem; ama hiç yoktan iyidir. :)
Soldan sağa doğru renkler strange,dust,burnout,limit,buzz,trick, nooner, liar,factory,mugshot,darkside ve blackheart.
Doğrusunu söylemek gerekirse kendi başına sürüldüğünde çok da belli olmuyor gibi geldi bana. Önce mutlaka primer sürmek gerekli renklerin kendini göstermesi için ve kalıcı olması için. Paletin solundan ikinci renk olan dust çok toz gibi. (adı da öyle zaten ama :)) ) Diğerlerinin kremsi yapısına sahip değil. Bu nedenle de cilde yapışmadığı gibi üflediğinizde bile uçma özelliğine sahip. Dolayısıyla da içindeki simler göz altlarına düşüyor maalesef. :( O yüzden palet içinde kalitesini en beğenmediğim far bu. En sevdiğimse liar adlı far. Çok değişik ve hoş bir renk. Yapısı da diğerlerine göre daha iyi sanki. O renk baz alınarak harika makyajlar yapılabilir. Belki de kendikendime çok büyüttüğümden dolayı biraz hayal kırıklığına uğradım sanırım. Özellikle ödediğim parayı hesaba kattığımda daha fazla birşeyler beklemiştim. :)
Bu paleti görürgörmez aşık oldum diyebilirim. Tam benim sevdiğim pembe bazlı nude renklerden oluşuyor. Gerek Youtube'da gerekse sipariş verdiğim sitede görünce bayılmıştım. Paletin kendi rengi yine içindeki renkler gibi pembemsi ve çok hoş bir renk. Üzerinde Naked 3 yazısı da çok şık. İçinde aynı nude renklerde iki başlı bir fırça da bulunmakta. Fırçanın kalitesini çok da beğendiğimi söylemem; ama hiç yoktan iyidir. :)
Doğrusunu söylemek gerekirse kendi başına sürüldüğünde çok da belli olmuyor gibi geldi bana. Önce mutlaka primer sürmek gerekli renklerin kendini göstermesi için ve kalıcı olması için. Paletin solundan ikinci renk olan dust çok toz gibi. (adı da öyle zaten ama :)) ) Diğerlerinin kremsi yapısına sahip değil. Bu nedenle de cilde yapışmadığı gibi üflediğinizde bile uçma özelliğine sahip. Dolayısıyla da içindeki simler göz altlarına düşüyor maalesef. :( O yüzden palet içinde kalitesini en beğenmediğim far bu. En sevdiğimse liar adlı far. Çok değişik ve hoş bir renk. Yapısı da diğerlerine göre daha iyi sanki. O renk baz alınarak harika makyajlar yapılabilir. Belki de kendikendime çok büyüttüğümden dolayı biraz hayal kırıklığına uğradım sanırım. Özellikle ödediğim parayı hesaba kattığımda daha fazla birşeyler beklemiştim. :)
Renk seçimleri paletin tam adına layık. Bu kadar rengi bir araya getirip, arayıp bulmak çok zaman alır diye düşünüyorum. O yüzden de bu paleti herşeye rağmen seviyorum. Fakat dediğim gibi umduğum kaliteyi bulamadım maalesef. Daha ucuz fiyatlara daha kaliteli farlar alnıabilir. Aldığıma birazcık pişman oldum desem yalan söylemiş olmam. Ama birazcık :))) Diğer iki naked paletin üçüncüden daha iyi olduğunu duymuştum. Sonraki hedefim Naked 2 'yi almak olacak sanırım. Bakalım onun kalitesi nasıl. :)
Şimdilik bu kadar. xxx
Etiketler:
#deneyim,
#gözfarı,
#iyimi #nasıl,
#kalitesi,
#makyaj,
#naked2,
#naked3,
#renkleri,
#toz,
#urbandecay
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)